benito mussolini ne demek?

Benito Amilcare Andrea Mussolini (29 Temmuz 1883, Predappio - 28 Nisan 1945, Giulino di Mezzegra), Ulusal Faşist Partinin lideri olan İtalyan politikacı ve gazeteci. Kendini faşist olarak tanımlayan Mussolini, iktidara geldikten sonra Duce (Lider) olarak tanındı. Mussolini, faşizm ideolojisinin ilk örneği olan İtalyan faşizminin kurucusudur,123 bu sebepten dolayı faşizmin kurucusu olarak da kabul edilmektedir. 31 Ekim 1922 ve 25 Temmuz 1943 tarihleri arasında İtalya Krallığı'nın başbakanı, 23 Eylül 1943 ve 25 Nisan 1945 tarihleri arasında ise İtalyan Sosyal Cumhuriyeti'nin Ducesi olarak görev yaptı. II. Dünya Savaşı öncesinde ve savaş sırasında İtalyan siyasetinde önemli bir rol oynadı. Nisan 1945'te, Luftwaffe miğferi takıp bir Nazi konvoyu ile İsviçre'ye kaçmaya çalışırken, komünist İtalyan partizanlar tarafından fark edildi ve sevgilisi ile beraber kurşuna dizilerek infaz edildi.4 Ayrıca; Adolf Hitler, Francisco Franco ve António de Oliveira Salazar gibi aşırı sağ totaliter yöneticilere de ilham vermiştir.5678

Gençlik yılları ve gazetecilik dönemi

29 Temmuz 1883'te demirci bir babanın oğlu olarak Predappio, Forli'de doğdu. Mussolini, ilk ve ortaöğrenimi sırasında disiplinsiz ve saldırgan davranışları nedeniyle iki kez okuldan uzaklaştırıldı. Gençliğinde sosyalist düşüncelere ilgi duydu. Lozan Üniversitesindeki eğitiminin ardından öğretmenlik yaparak çalışmaya başladı. 1902'de zorunlu askerlik görevinden kaçmak için İsviçre'ye gitti. 1904'te İtalya'ya geri dönerek İtalyan Sosyalist Partisine katıldı ve partinin yayın organı olan Avanti gazetesinde çalıştı. Bir süre gazetenin başyazarlığını da üstlenen Mussolini, I. Dünya Savaşı'nın başlaması üzerine orduya yazıldı. I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla birlikte, tarafsızlık politikası izlenmesi gerektiğini söylemekte olan Sosyalist Parti ile çelişkiye düştüğü için gazeteden uzaklaştırıldı. İki yıl boyunca piyade olarak askerlik yapan Mussolini savaşta yaralandıktan sonra Milano'ya döndü ve burada sağ görüşlü Il Popolo d'Italia gazetesinin editörü oldu. Il Popolo d'Italia gazetesini çıkarmaya başladıktan birkaç ay sonra da Sosyalist Parti'den atıldı. Artık Mussolini'nin siyasi görüşü tamamen değişmişti. Sosyalist düşünceleri bir kenara bıraktı ve "faşizm" ismini vermiş olduğu yeni ideolojinin temellerini atmak için harekete geçti.

Siyasi hayatı

Çökmüş ekonomi ve siyasi kargaşa içindeki İtalya’da Mussolini 1919 senesinde çeşitli sağcı, anti-komünist ve anti-kapitalist grupları kurduğu Faşist Mücadele Birliklerinin İttifakı örgütünde bir araya getirdi. 1921'de ise Faşist Mücadele Birliklerinin İttifakı'nı lağvederek Ulusal Faşist Partiyi bünyesinde topladı. "Duce" unvanını kullanan Mussolini, ülkenin problemlerini çözeceğini vadediyor ve eski Roma İmparatorluğu'nun ihtişamlı günlerine geri dönüleceğine söz veriyordu. Partinin yarı askeri milis kuvveti olarak kurulan Kara Gömlekliler örgütü ise ekonomik durumun kargaşasından faydalanarak büyük bir sıçrama yapan komünist gruplarla, grevci işçilerle çatışıyordu.

1922'nin Ekim ayında Mussolini önderliğindeki faşistler toplam 26.000 kişi ile beraber Napoli'den Roma'ya yürüme kararı aldılar. Savaş sonunda istediğini elde edemediği için hayal kırıklığına uğramış olan İtalyan halkının durumunu Mussolini'nin düzeltebileceğine inanan Kral III. Vittorio Emanuele, toplumsal krizi şiddetsiz bir yolla çözmek için 31 Ekim 1922 tarihinde Mussolini'yi başbakan olarak atadı. Zaten Faşist Parti 1921 yılında çok düşük bir oy almıştı ancak 1922'de ise Mussolini'yi destekleyenlerin sayısı kat kat artmıştı. Kralın komünist hareketin önüne geçmek istemesi de bu durumu kolaylaştırmıştı. Ve bu yürüyüşle beraber ardından yaşananlar, yıllar sonra Üçüncü Reich'ı ilan edecek olan Adolf Hitler'in de ilham kaynağı oldu.

İktidara geçişi ve icraatları

İktidar olduğunda önceleri liberallerin desteğini alan Mussolini, diktatörlüğün koyu ve keskin uygulamalarını birer birer hayata geçirmeye başlamıştı. İtalya kısa zamanda bir polis devleti hâline getirildi. Kitap ve gazetelere getirilen sansür, seçim sisteminde yapılan düzenlemeler ve Faşist Parti dışındaki diğer partilerin kapanması gibi uygulamalar gerçekleştirildi. Mussolini, sendika hareketlerini de kanun dışı ilan etti ve eğitimi kontrol altına aldı. Ayrıca ekonominin faşistleştirilmesi amacıyla da tüm ülkeyi tren rayları ve otobanlarla kaplayan Mussolini, çiftçileri sürekli teşvik ederek tarım ve endüstrinin canlanmasını sağladı. Gerçekleştirdiği bu değişiklikler ve yeni uygulamalarla İtalya'da işsizlik azalmıştı ve bu da Mussolini'nin popülaritesinin artmasına neden oldu. 1922 yılının bazı dönemlerinde ülkenin iç ve dış işlerinden, kolonilerden ve kamu çalışmalarından sorumlu olan Mussolini, aynı zamanda orduyu da idare ediyordu. Tüm bakanlıkların görevlerini kendisi üstlenmişti. Bu şekilde tüm gücü elinde tuttuğuna inanan Mussolini, rekabet yaratacak herhangi bir durumun da önüne geçmiş oluyordu. Ancak bu durum kurduğu rejimin daha verimli çalışmasını engelliyor ve sıkıntı yaratıyordu.

Diktatörlük altındaki İtalya'da kanunlar yeniden yazılmış, üniversitedeki öğretim görevlileri faşist rejimi savunacaklarına dair yemin etmek zorunda bırakılmışlardı. Gazete editörleri Mussolini tarafından özel olarak seçiliyor ve Faşist Parti'den sertifikası olmayan hiç kimse gazeteci olamıyordu. Amaç tüm İtalyan halkını, şirketleri ve dernekleri kontrol altında tutmaktı. Mussolini'nin dış politikada amacı ise pasifist anti-emperyalizmin yerine agresif milliyetçilik getirmekti. Bunun ilk örneği 1923'te Corfu'nun bombalanması sırasında olmuştu. Ardından Arnavutluk'un kukla rejimine geçmesi ve Libya'nın yeniden fethi geldi.

1930'lu yıllar ve II. Dünya Savaşı

Uluslararası arenada güçlendiğini ispat etmek için 1935'te Habeşistan'a asker çıkardı. Uzun ve nedensiz bir savaş sonunda Habeşistan'ı işgal eden İtalya, 1936 yılında Almanya ile Berlin-Roma Mihverini kurdu. Berlin-Roma Mihveri'nin kurulmasıyla Adolf Hitler'in İtalya üzerindeki etkisi arttı ve bu durum Kral III. Vittorio Emanuele ile birlikte İtalyan halkını endişelendirmeye başladı. İtalyan askerleri Alman askerleri gibi yürümeye başlamışlardı, Alman nazizmi İtalyan faşizminden daha koyuydu. Faşizm, nazizme göre bir ölçüde daha ılımlıydı. Sanayinin devletleştirilmesine ve kapitalist sınıfın ortadan kaldırılmasına da kesinlikle karşı bir rejimdi.

Hitler öncelikle Orta Avrupa, ardından Doğu ve Batı Avrupa'yı Almanya topraklarına katmak amacındaydı ve bu amaçla 1 Eylül 1939 sabahı Polonya sınırlarını geçti. Bu taarruzla II. Dünya Savaşı başlamış oldu. Daha önce Malta, Korsika ve Tunus'u İtalyan topraklarına katma ve "Roma İmparatorluğu'nu canlandırma amacı" taşıdığını söyleyen Mussolini de Almanya ile birlikte Mihver Devletleri bloğunda savaşa girdi. Birçok faşistin karşı çıkmasına rağmen 10 Haziran 1940'ta savaşa girdiklerini resmen ilan eden Mussolini, Kuzey Afrika ve Balkanlar'da Müttefik kuvvetlerine karşı mağlup oldu. Almanya'dan aldığı destek ile işgal ettiği bölgelerde direndi ancak İtalya'da gücünü kaybetmeye başladı.

Tutuklanması ve kurtarılışı

Komünistler önderliğindeki direnişçilerin ülkede etkili olması ve müttefiklerin 1943'te Sicilya'ya çıkartma yapmasının ardından Kral III. Vittorio Emanuele, Mussolini'yi görevden aldı. Almanya; Kuzey İtalya'yı işgal etti ve Hitler'in emriyle, başlarında Otto Skorzeny'nin bulunduğu özel bir Fallschirmjäger birimi, Mussolini'yi 12 Eylül 1943'te Gran Sasso'da tutuklu bulunduğu otelden kurtararak Fieseler Storch model uçakla önce Roma'ya, sonra aynı günün akşamı bir Luftwaffe nakliye uçağı ile Viyana'ya kaçırıldı.9 Birkaç gün sonra ise Hitler'in karargahı'nın bulunduğu Rastenburg'a götürüldü. Mussolini, burada Adolf Hitler tarafından karşılandı. Burada oğlu ile beraber karargah'a götürülüp Hermann Göring'in sığınağına yerleştirildi. Mussolini Wolfsschanze'den Münih'e gitti. Orada oğlu ve İtalya'dan gelen karısı ile beraber, Bavyera kraliyet ailesi Wittelsbacher'lerin şatosuna yerleşti.10

Mussolini bundan sonra Kuzey İtalya'ya döndü; Garda Gölü kıyısında Rocca delle Caminate denilen ücra bir yere yerleşti. Özel bir SS-Leibstandarte kıtası kendisini sürekli olarak koruyordu.11 Cumhuriyetçi Faşist Parti'yle beraber İtalyan Sosyal Cumhuriyeti'ni kurdu. 15 Eylül 1943'te hükûmet işlerini üstlendi. Ancak kurduğu bu hükûmet sadece bir gölge hükümetti ve Almanların kukla rejimi olmaktan öteye gidemedi. Asıl söz, Alman işgal yetkililerindeydi. Mussolini'nin hükûmeti sivil idare işleri ve Almanya'ya işgücü temin edilmesiyle uğraştı.12

Ölümü

Savaşın son günlerinde, 25 Nisan 1945'te, bir Alman delegesini bekleyen Mussolini, kimsenin gelmemesiyle şaşkına dönmüş, Aldatıldık, yine Almanlar tarafından aldatıldık demişti. 27 Nisan sabahı zırhlı bir araba ve yirmibeş kamyon ile beraber yola koyuldu. Amacı İspanya'ya kaçmak için bir uçağa binmek üzere İsviçre'ye gitmekti. Yolda ilerlerken partizanlarla Musso adı verilen yerde çatışmaya girdi. Faşistler hemen teslim olsalar da Mussolini zırhlı arabayla kaçmayı başardı. Mussolini ve beraberindekiler, komünist partizanlar Valerio, Bellini ve 52. Garibaldi Tugayı Siyasal Komiseri Urbano Lazzaro tarafından, Dongo köyü (Como Gölü) yakınlarında durduruldu. Partizanlar arabayı ararken battaniyeye sarılmış bir erkek buldular. Arabanın içindekiler Zavallı bir sarhoş diye geçiştirmeye çalışsalar da battaniyeyi kaldıran partizan Mussolini'yi tanıdı ve böylece yakalanmış oldu.

Partizanlar tarafından birkaç kez Como'ya götürülmek istendi fakat başarısız olununca Mezzegra'ya getirildiler. Orada De Maria ailesinin çiftlik evinde son gecelerini geçirdiler. Ertesi gün 28 Nisan'da Ulusal Kurtuluş Komitesi'nden Mussolini'yi öldürme emrini alan asıl adı Walter Audisio olan Albay rütbeli komünist partizan Colonnello Valerio, Mussolini ve Petacci'yi vurarak öldürmüştür. Öldürülme olayı resmi versiyonuna göre şöyle gelişmiştir: Audisio, Mussolini ve metresi Petacci'nin tutuklu oldukları çiftlik evine gitti ve tutuklu kaldıkları odaya girdi. Onlara İtalyan ulusuna adaleti iade etmek üzere görevlendirilmiş bulunuyorum diyerek çok kısa bir konuşma yaptı. Sonra ikisine de Çökün diye emretti ama bunu reddeden Petacci, Mussolini'ye sarıldı. Audisio'nun elindeki makineli tüfek tutukluk yaptı, patlamadı. Bir ikinci silah da tutukluk yaptı. Sonunda dayanamayan Albay Audisio, muhafızlardan birinin makineli tüfeğini kaparak ikisine doğrulttu. Audisio ilk önce Mussolini'nin metresi Petacci'ye ateş etti ve Petacci vurularak yere düştü. Tam o sırada Mussolini ceketini açtı ve "Göğsümden vur beni!" diye haykırdı. Audisio hiç beklemeden ateş ederek Mussolini'yi göğsünden vurdu. Mussolini yere düştü ama ölmedi ve ağır nefes alıyordu. Audisio yanına gitti ve göğsüne bir kurşun daha sıktı. Audisio savaştan sonra yayınladığı anılarında, Mussolini ve metresini toplam 5 kurşun ile vurarak öldürdüğünü belirtmiştir.

Mussolini'nin maiyetindeki diğer üyeler (başta bakanlar ve İtalyan Sosyal Cumhuriyeti yetkilileri) aynı gün akşama doğru bir idam mangası önünde idam edilmiştir. Ertesi gün Mussolini'nin, sevgilisinin ve birkaç yandaşının cesedi Milano'da Loreto Meydanı'ndaki Esso benzin istasyonunun çatısından başaşağı sallandırıldı. Teşhir edilen vücudu, halk tarafından tekmelendi ve tükürüldü. Devrik liderin cesedi alaya ve istismara maruz kaldı. Ölümünden ve Milano'da cesedinin halka gösterilmesinden sonra, Mussolini'nin cesedi kentin kuzeyinde, Musocco mezarlığındaki bir mezara gömüldü.

1946'da cesedi Domenico Leccisi isimli bir İtalyan politikacı ve iki neo-faşist tarafından mezarı kazılıp kaçırılmıştır. Cesedi Milano dışında, Certosa di Pavia'da 11 yıl boyunca bir gardıropta saklanmıştır.13

Ölümü hakkında bir iddia

Umberto Eco, Sıfır Sayı kitabında, gazeteci Braggadocio (İngilizce anlamı palavra14) karakterinin ağzından Mussolini'nin halka ilan edildiği tarihte ölmediğine, onun yerine dublörünün öldürüldüğünü ve kendisinin ise Vatikan'da ya da Arjantin'de uzun bir süre saklandığına dair bir iddiayı aktarmış ve kitap boyunca bunu işlemiştir. Bu iddiaya da şu dayanaklar sunulmuştur:

  • Mussolini halk arasında son kez Milano Başpiskoposluğu'na gittiği gün görülmüş ve sonrasında sadece belirli insanlarla görüşmüştür. Sonrasında onu yakalayan Almanlar ve partizanlar onu fotoğraftan görmüş insanlardır. Nitekim Mussolini son iki yıla ait fotoğraflarında çok zayıf görünmektedir. Ancak, 20 Nisan 1945'te Mussolini ile gerçekleştirilen ve 22 Nisan'da da bizzat kendisinin imzalayıp yayınlanan röportajını yapan Cabella, Mussolini'yi gayet sağlıklı gördüğünü, hatta şişmanladığını, 1944 yılının Aralık ayındaki hâliyle karşılaştırdığında da çok daha dinç ve sağlıklı olduğunu söylemiştir. 27 Nisan 1945'te ise Mussolini tutuklandıktan sonra Pedro, Mussolini'yi "Karşımdakinin o olduğundan emin olamıyordum, onu neredeyse tanıyamayacaktım. Yaşlıydı, sıskaydı..." şeklinde tanımlar.
  • Meydanda teşhir edilen cesedin otopsi raporu, cesedin gördüğü zarar sebebiyle boyunun ölçülemediği, yüzünün ateşli silahlarla verilen hasar sebebiyle şekilsiz olduğu, antropometrik ölçümün mümkün olmadığı şeklinde başlar. Yine otopsi raporu, Mussolini'nin daha önce tedavisini gördüğü ülserden ve frengiden; sağlığında Mussolini'nin tedavisini yapan Georg Zachariae'nin tanısını koyduğu düşük tansiyon, anemi, karaciğer yağlanması, mide krampları, sıkışmış bağırsak ve akut kabızlıktan bahsetmemektedir. Nitekim otopsi raporuna göre karaciğer vesaire iç organları normaldi.15

Ayrıca bakınız

İlgili görüntüler

Kaynakça

Orijinal kaynak: benito mussolini. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Footnotes

  1. William L. Shirer, Nazi İmparatorluğu, İnkılap Kitabevi, 2002. Cilt 3, s. 1263

  2. Henrik Eberle / Matthias Uhl, Hitler Kitabı, 3. baskı s. 150

  3. William L. Shirer, Nazi İmparatorluğu, İnkılap Kitabevi, 2002. Cilt 3, s. 1264

  4. Henrik Eberle / Matthias Uhl, Hitler Kitabı, 3. baskı, s. 151

  5. Eco, Umberto Eco. Sıfır Sayı, Doğan Egmont Yayıncılık, 2015, İstanbul.

Kategoriler